Aşk ve nefret, insan ruhunun derinliklerinde birbirine zıt gibi görünen ama aslında iç içe geçmiş iki güçlü duygudur. Bu hikaye, bu iki duygunun bir insanda nasıl yankı bulabileceğini anlatıyor.
Aşk bir güneş gibi doğar yüreğe
Yavaşça ısıtır, yakar, büyütür
Nefretse karanlık bir gece
Sessizce gelir, kalbi tüketir.
Bir bakışla başlar aşkın hikayesi
Gözlerde bir ışık, dudakta tebessüm
Nefretse kırık bir aynanın sesi
Parçalar ruhu, bırakır sessiz.
Aşk bir bahar sabahı gibidir
Çiçek açar insanın içinde
Nefretse kışın sert rüzgarıdır
Savurur her şeyi önünde.
Aşk bir şiir gibi akar dilden
Her kelimesi umutla dolu
Nefretse bir çığlık, yankılanır derinden
Her harfi acıyla yoğrulu.
Aşk bazen bir dokunuşta saklıdır
Bir elin diğerine değdiği an
Nefretse soğuk bir duvarın ardıdır
Ulaşılmaz, yıkılmaz bir anıt.
Aşk bir melodidir kulakta çınlayan
Tatlı bir ezgiyle sarar ruhunu
Nefretse gürültüdür hiç susmayan
Zehir gibi doldurur her boşluğu.
Aşk bazen sabırla beklemektir
Bir gün buluşma umuduyla yaşamak
Nefretse geçmişe takılıp gitmektir
Her anı zehirle tekrar tekrar yaşamak.
Aşk bir çocuğun gülüşünde gizlidir
Saf ve temiz, lekesiz bir sevgi
Nefretse bir yangının küllerinde saklıdır
Yok eden, tüketen bir öfke.
Ey aşk sen ki yaraları sararsın
Hayata anlam katan ilham perisi
Ey nefret sen ki kalpleri karartırsın
Bir gölge gibi peşimizde gezersin.
Hangisi daha güçlü bilinmez asla
Aşk mı galip gelir, nefret mi sonunda
Ama bilirim ki ikisi de insana dair
Birbirinden doğar, birbirinde kaybolur.
Aşk ve nefret iki zıt kardeş
Biri cennet olurken diğeri cehennem
Ama unutma ki her karanlık gecede
Bir aşk yıldızı doğar yeniden.
Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız